merhaba kıymetli dostlar. yeni bir video ile karşınızdayım. bu videoda mesnevi hikayelerinin üçüncüsü olan To observe self-control izleyeceksiniz.
size iyi seyirler.
Beseeching the Lord, who is our Helper, to help us to observe self-control in all
circumstances, and explaining the harmful and pernicious consequences of
indiscipline.
Let us implore God to help us to self-control: one who lacks self-control is deprived of the grace of the Lord.
The undisciplined man does not maltreat himself alone, but he sets the whole world on fire.
A table (of food) was coming down from heaven without headache (trouble) and without selling and buying,
(When) some of the people of Moses cried disrespectfully, “Where is garlic and lentils?”
(Straightway) the heavenly bread and dishes (of food) were cut off: there remained (for all of them) the toil of sowing and
(labouring with) mattock and scythe.
Again, when Jesus made intercession, God sent food and bounty (from heaven) on trays,
But once more the insolent fellows omitted to show respect and, like beggars, snatched away the viands.
(Although) Jesus entreated them, saying, “This is lasting and will not fail from off the earth.”
To show suspicion and greed at the table of Majesty is ingratitude.
Because of those impudent wretches who were blinded by greed, that gate of mercy was closed upon them.
On account of withholding the poor-tax no rain-clouds arise, and in consequence of fornication the plague spreads in all
directions.
Whatever befalls thee of gloom and sorrow is the result of irreverence and insolence withal.
Any one behaving with irreverence in the path of the Friend is a brigand who robs men, and he is no man.
Through discipline this Heaven has been filled with light, and through discipline the angels became immaculate and holy.
By reason of irreverence the sun was eclipsed, and insolence caused an ‘Azázíl to be turned back from the door.
Muvaffakıyetler verici Ulu Tanrı’dan muvaffakıyet ve bütün ahvalde edebe riayet dileyiş, edepsizlik
ve terbiyesizliğin pek fena zararları
Tanrı’dan edebe muvaffak olmayı dileyelim. Edebi olmayan kimse Tanrı’nın lûtfundan mahrumdur.
Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.
Alışverişsiz, dedikodusuz Tanrı sofrası gökten iniyordu.
Mûsâ kavmi içinde birkaç kimse terbiyesizce “hani sarmısak, mercimek” dediler.
Ondan sonra gökyüzünün sofrası, ekmeği kesildi; ekme, bel belleme, ortak sallama kaldı.
Sonra İsa şefaat edince Hak, yemek sofrası ve tabaklarla ganimetler gönderdi.
Yine küstahlar edebi terk ederek sofradan yemek artığını aşırdılar.
İsa bunlara yalvardı. “Bu devamlıdır, yeryüzünden kalkmaz.
Bir ulu kişinin sofrası başında kötü zanna düşmek ve harislik etmek küfürdür” dedi.
O rahmet kapısı, hırslarından dolayı bu görmedik dilencilerin yüzlerine kapandı.
Zekât verilmeyince yağmur bulutu gelmez, zinadan dolayı da etrafa veba yayılır.
İçine kasavetten, gussadan ne gelirse korkusuzluktan ve küstahlıktan gelir.
Kim dost yolunda pervasızlık ederse erlerin yolunu vurucudur, namert odur.
Edepten dolayı bu felek nura gark olmuştur: Yine edepten dolayı melekler mâsum ve tertemiz olmuşlardır.
Güneşin tutulması, küstahlık yüzündendir. Bir melek olan Azâzîl de yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.
0 Comments